Geçmiş yakamızı bir türlü bırakmıyor, hep geriye dönük yaşıyoruz belki bunun farkında bile değiliz, şimdi ise biz geçmişin yakasını bırakmayalım biraz. Bunu hem iyiye hem kötüye yorabiliriz. Kimileri kötü anılarını kimileri ise iyi anılarını hatırlar. Geçmiş düşündüğümüz kadar kötü olmayabilir aslında, bir zaman yolculuğuna çıkalım mı mesela, geçmişe… Kim neler hatırlayacak bir görelim ben hatırladığım kadarıyla sizlere iyi olan ne varsa aktarmaya çalışacağım.
Mesela çocukluktan başlayalım. Seyrettiğimiz çizgi filmlerden bazılarını sıralayalım. Tom ve jerry her çocuğun izlediği bir çizgi filmdir bilmeyen yoktur diye düşünüyorum, sonra sevimli kahramanlar, müfettiş gadget, gölgelerin gücü adına güç bende artık diyen He-Man birde onun sevgilisi vardı She-ra hatırlayan varmı? Birde son olarak hatırladığım tavşan buggs banny bunlarla beraber büyüdük örneğin. Gelelim oynadığımız güzel oyunlara erkeklerden başlayayım mı? Misket oyunu, çelik çomak, kovalamaca, göz yummaca, sokakta top oynamalar kendimize ait bir top oynama alanımız olmadığı için kalelerimiz hep bir direk yada bir duvar ile üst üste koyulmuş iki taştan oluşurdu. Kızlarımız neler oynardı peki sıralayalım, ip atlamaca, çizgi oyunu, sek sek, beştaş ve bazen birlikte oynadığımız evcilik oyunu, birimiz doktor birimiz hemşire diğerleri hasta olurdu çocukken bile hep bir hayat kurtarma düşüncesindeydik hep. Ben az ip atladım, çizgi oyunu desen hep oynardım, beştaş oyununu ablamdan öğrenmiştim, her zaman kaybederdim ama o an ki sevinç ve mutluluk bir başkaydı. Birlik beraberlik vardı gönüllerimiz saf ve temizdi çünkü, hiç birimiz kirlenmemiştik.
Hep çocuk kalacak değiliz tabiki de teknolojinin gelişme sürecinde ki bir zaman geçişi söz konusuydu. Bizler her istediğimizi elde etmek için aylarca beklerdik bazen. Şimdiki gibi telefonlar yoktu. Bir arkadaşla görüşeceğimiz zaman öncesinden ne zaman ve nerede görüşeceğimiz konusunda hep sözleşirdik. Hiç kimse geç kalmazdı o zamanlar denilen saatte denilen yerde herkes hazırda bulunurduk. Sohbetlerimiz vardı dimi güle eğlene yaptığımız sıcak sohbetler, muhabbetler, kimimizin sevdiği vardı sevgisini paylaşırdı bizlerle. İşin en güzel yanı şuydu herkes konuşurken gözler birbirleriyle buluşurdu konuşan kim ise ona bakılırdı şimdiki gibi telefonlara değil. Hep bir şeylere hasret büyüdük ailemiz bizleri asla şımartmadı, çünkü o zamanlar herşey kısıtlıydı elde olanla yetinmeyi biliyorduk ama çok mutluyduk.
Bizler aslında çok şanslı bir nesiliz 90’lı senelerden bahsediyorum ki bizler bir geçiş süreci yaşadık. Bu geçiş süreci yokluktan varlık sürecine geçmek yani teknolojinin gelişme sürecinde bizler vardık. Şu an ki günümüzde dünya ya gelen bir nesil direk teknolojiyle iç içe geliyor aramıza. Yokluk nedir anlatabilirmisiniz böyle bir nesile yediği önünde yemediği arkasında herşey elinin altında çünkü neden biliyormusunuz. Baba zorluk çekmiş anne de öyle, çocuğunun kendi çekmiş olduğu zorluğu çekmesini istemiyor. Ama doğru bir davranış mı bu tartışılır. Bana göre zorluk görmemiş bir nesil günü geldiğinde zorlukla karşılaştığı zaman o zorlukla mücadele edebilecek mi bu da tartışılır.
Eskiler her zaman dönüp geriye baktığımız da aklımızın bir köşesinde hep bizi çağırmakta. Ben özlüyorum o günleri acısıyla tatlısıyla kim ne derse desin. Ben o sıcaklığı o samimiyeti ve mutluluğu bugün hissedemiyorum. Belki de geçmişe saplanıp kalmamızın en büyük nedenlerinden biri de budur. Geçmişimizi unutmak söz konusu değil çünkü insanlar yukarıya bakınca duyduklarını karşıya bakınca gördüklerini aşağıya bakınca yaptıklarını hatırlar. Deneyebilirsiniz o zaman gerçek olduğunu farkedeceksiniz.
Sohbetada sitesinde bulunan sohbetiyle muhabbetiyle samimi olan arkadaşlarım bu yazılarımı sizlerle paylaştığım için gerçekten çok mutluyum. Yapılacak olan her türlü iyi ve ya kötü eleştiriye açığım. Yorum yapmaktan çekinmeyin asla yanlış düşündüğüm ve yazdığım bir yanlışı sizlerden duymayı seve seve hoşgörü ile karşılayacağımdan hiç şüpheniz olmasın saygılarımla…